Bugün homify'da sizi öyle bir eve götüreceğiz ki, bu evde Osmanlı kültüründen Uzak doğu kültürüne, Batı kültüründen, Afrika kültürüne pek çok kültürden unsur başarılı bir şekilde bir araya getirilmiş. Bu hayranlık uyandıran çalışmanın altında kimin imzası var? Tabii ki Hakan Helvacıoğlu'nun… Projelerinde klasikle moderni ustaca bir araya getirmesine alışık olduğumuz Helvacıoğlu bu sefer farklı dünya kültürlerini buluşturmuş. İstanbul Kıraç'da bulunan lüks sitedeki evi görmek için sabırsızlandığınızı biliyoruz. O yüzden lafı uzatmadan bir an önce gezimize geçiyoruz.
İstanbul Kıraç'da bulunan sitenin lüks ve geniş villaların iç mimarileri alanlarında Türkiye'nin en iyi isimlerinden olan sekiz farklı iç mimara bırakılmış. Onlar da yaratıcılıklarını konuşturarak farklı evler meydana getirmişler.
Burası evin oturma odası. Gerçi evler o kadar geniş ki, hangi odaya oturma odası, hangi odaya salon deneceğini şaşırmış durumdayız. Bu oda ne odası olursa olsun kesin olan bir şey var ki içinde buram buram eski İstanbul kokuyor. Oda Atlas kumaşla kaplı varaklı tekli koltuklardan duvarları kaplayan orijinal eski İstanbul resimlerine, antika abajurlardan el dokuması halıya kadar bir Osmanlı köşklerinin karşılama odalarını andırıyor.
Bu salonda birbirinden farklı kültürler öyle uyum içinde yaşıyor ki, insan dünyada neden savaşlar yaşandığını düşünmeden edemiyor. Çağla yeşili kapitone koltukta görülen retro Batı etkisi, padişah tahtını andıran tekli koltuğun Osmanlı esintileriyle uyum içinde. Turumuzun ilerleyen bölümlerinde bu salonda bulunan farklı kültürlere ait unsurları daha ayrıntılı olarak inceleyeceğiz ama şimdi dikkatinizi odanın adeta baş rolünü üstlenen avizeye çekmek istiyoruz. Antika avize muhteşem görünüyor. Salonun perdelerinden söz etmeden geçersek de ayıp etmiş oluruz. Mavi ve hardal rengini harmanlayan perdeler saray perdelerini andırıyor.
Salonun az önceki fotoğrafta göremediğiniz bölümünde altın varaklı bir buda büstü bulunuyor. Güney Asya'ya gitmişken duvardaki Çin porselenlerine dikkat çekmeyi de unutmayalım.
Duvardaki tablo içinde asılı duran kaftan Topkapı Sarayı'nı ziyaret edenlere tanıdık gelebilir. Orada padişah kaftanlarının yanında her boyda şehzade kaftanları da sergilenir. Buradaki bir şehzade kaftanı mıdır bilinmez ama küçük bir Osmanlı vatandaşına ait olduğu besbelli.
Duvardaki büst ise salonda Antik ve Roma dönemi rüzgarları estiriyor. Heykelin barok dönem bir Osmanlı masasının üstünde durduğunu da dikkatinizi çekeriz.
Arkada görülen tablo ise salona Orta Asya esintileri getiriyor. Tablonun eski Türk kavimlerine mi yoksa eski Çin uygarlığına mı ait olduğunu tam kestiremedik ama Orta Asya'dan olduğuna hiç şüphe yok.
Evin holünde de Afrika rüzgarları esiyor. Portre'de bir Afrikalı figürü var. Onun dışında kapitoneli deri koltuk ve duvar aplikleri de göz alıcı unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.
Helvacıoğlu mutfakta beyaz rengi tercih etmiş. Parlak akrilik boyayla boyanan dolapların çizgilerinde klaisk etki görmek mümkün. Mutfağın en dikkat çekici yanlarından biri isi duvarlardaki varaklı duvar kağıtları ve bağımsız davlumbaz.
Böyle bir evin banyosundan da sıradan bir banyo olmasını beklemek pek doğru olmazdı. Banyo ayna kullanımıyla ve pencereden giren doğal ışıkla son derece ferah görünüyor.